Osmangazi Han, 1299 yılında Osmanlı Devletini kurmuş ve devlete kendi adını vermiştir. Kara Osman, Mu’inüddin ya da Fahruddin isimleri ile de anılan bu padişahın Osmanlı Devleti’ne katkıları da oldukça büyüktür.  Hayatının tüm dönemi boyunca “Bey” ünvanı ile anılan Osmangazi Han, ölümünün ardından Sultan ve Han ünvanını almıştır. 

 

Osmangazi Han, Söğüt doğumludur ve 1258 yılında hayata gözlerini açmıştır. Ertuğrul Gazi’nin oğlu olan Osmangazi Han, 24 yaşına geldiğinde babasından bayrağı devralmıştır. Osmangazi Han, en başlarda Çobanoğulları’na sonrasında ise Germiyanoğullarına bağlı olarak varlığını sürdürmekteydi. Bu beylikler ise Selçuklulara bağlı olarak varlıklarını devam ettirmekteydi. Osmangazi ilk evliliğini 1280 yılında Selçuklu veziri olan Abdülaziz Bey’in kızı olan Mâl Hatun ile gerçekleştirmiştir. İkinci bir evlilik olarak ise Şeyh Edebali’nin kızını almıştır ve bu evlilik sonucunda da Şehzade Ala’aaddin’in dünyaya gelmesine vesile olmuşlardır. 

 

Yıl 1281 olduğunda, Osmangazi Han babasından bayrağı devralarak aşiret beyi olmuştur. 1284 yılında ise uc beyi olmuştur. Osmangazi Han, 1288 yılında Karacahisar’ı da almış, hutbe okutmuş ve istiklalin yarısını kazanmayı başarmıştır.

 

Osmangazi, hız kesmeden Bizans üzerinde başarı elde ederken, Bizanslılar Osmangazi için bir baskın düzenlemeye karar vermişlerdir. Osmangazi ise yapılan baskına karşılık vermiş ve 1299 senesinde Bilecik ve Yarhisar’ı almayı başarmıştır. Bu vesile ile Yarhisar Tekfurunun kızı ile oğlu Orhan’ı evlendirmiştir. Yapılan baskın sonucu başarılı olamayan Bizans ordusu bozguna uğratılmıştır ve 1299 yılında Osmanlı Devleti resmen kurulmuştur. 

 

1300 yılında Osmangazi Han, uc beyi olarak kabul görmüştür. Yıl 1301 olduğunda Osmangazi, Yenişehir’i resmen kurmuş ve merkezi bu bölgeye nakletmiştir. Hatta bu esnada pek çok bölgeyi de kendisi ile birlikte savaşanlara vermiştir. Gündüz Bey Eskişehir ile, Hasan Alp Yarhisar ile, Şeyh Edebali Bilecik ile, Turgut Alp ise İnegöl ile ödüllendirilmiştir. 1308 yılı, Osmanlı Devletinin yekpare olmasında önemli bir tarihtir. Bu dönemde ise Selçuklu Devleti’ne tamamen son verilmiştir. Köse Mihal, 1313 yılında Müslümanlığı kabul etmiştir ve Akhisar, Gölpazarı ve Mekece de Osmanlı topraklarına dahil olmuştur. Bu dönemler 1320 yılına kadar Osmangazi’nin en parlak ve en aktif dönemleridir. Bu dönemden sonra Osmangazi Han, daha çok arka planda kalmayı tercih etmiş, işleri 1324 yılında oğlu Orhan Bey’e devretmiştir. Osmangazi tüm uğraşlara rağmen Bursa’nın fethedilişini görememiştir. 67 yaşında hayata gözlerini yuman Osmangazi Han, Söğüt’e gömülmüştür.

 

Osmangazi Hanı’ın vasiyeti ise Bursa’da yer alan Kümbet’e defnedilmektir. Bu nedenle gömülü bulunduğu Söğüt’ten 1326 yılında alınmış ve Künbet’e gömülmüştür. Osmangazi Han,kendi döneminde 4800 KM2 olan toprakları 16.000KM2’ye çıkarmıştır. Osmangazi Han’ın pek çok sayıda da çocuğu bulunmaktadır. Bilinen çocuklarının isimleri; Savcı Bey, Fatma Hatun, Pazarlı Bey, Hamit Bey ve Çoban Bey’dir. Osmangazi Han, yaşadığı dönem boyunca toprak bütünlüğünü korumak ve devleti daha da büyük bir hale getirmek için çok emek sarf etmiştir. Oğulları da bu emeklerini karşılıksız bırakmamış ve babalarını desteklemişlerdir. En önemli olaylardan biri olan Bursa’nın fethini oğlu Orhan Bey gerçekleştirmiş ancak; nefesi yetmediği için bu anı görememiştir. Vasiyeti de bu nedenle Bursa’ya gömülmektir. Osmangazi Hanın mezarı halen Bursa’da bulunmaktadır. Her yıl pek çok kişi bu bölgeye giderek Osmangazi türbesinde pek çok dualar okumaktadır. Osmanlı Devleti’nin kurucusu olan Osmangazi özellikle Bursa’da saygı ile anılmaktadır. Hatta Bursa’daki bir semtin adı da bu nedenden dolayı Osmangazi konulmuştur. Bursa, Osmangazi Han’ın adını yaşatmaya devam etmektedir.