Kral Arthur, Britanya’nın efsaneleşmiş kralıdır. M. S 5 ya da 6. Yüzyılda yaşadığı düşünülüyor. Hakkında yazılan birçok bilgiye göre Kral Arthur; Britanyalılar için kurtarıcı, ideal kral olmuştur.

Kral Arthur Tarihçesi

Günümüzde halen Kral Arthur’un gerçek mi ya da bir efsaneden ibaret mi olduğu tartışılıyor. Kimisine göre bir efsaneden ibaret iken kimisine göre yaşamış en büyük krallardan biri. Kral Arthur’un ismi, 6. Yüzyılda yazıldığı tahmin edinilen Kelt şiirlerinde fark ediliyor. Kral Arthur’un hakkındaki ilk hikayelere ise Ortaçağ eserlerinde rastlanılıyor. Kral Arthur hakkında en detaylı bilgi veren iki eser: Historia Regum Britanniae (Britanya Krallarının Tarihi) ve Historia Brittonum (Britonlar Tarihi). Günümüz tarihçileri tarafından Kral Arthur’un Britanya Kralı olup olmadığı halen bilinmemektedir. Tarihçiler Kral Arthur konusunda ikiye ayrılmış durumda. Bir grup Kral Arthur’un Britanya Kralı olduğuna inanırken, diğer grup kral olmadığını sadece bir komutan olduğunu savunur. Arthur; 12 kez Keltlerin lideri seçilmiş, birçok meydan savaşı kazanmıştır.

Kral Arthur Efsanesi

Arthur’un efsanesi ‘’ Bu kılıcı taştan çıkaran kişi, tüm Britanya’nın hakimi olacaktır.’’ Sözüyle başlamıştır. Arthur 15 yaşında iken bu bahsi geçen efsanevi kılıcı taştan çıkarmasıyla öyküsü başlar. Arthur kılıcı taştan çıkardığında, bu kehanet hakkında hiçbir bilgisi yoktu. Ülkenin ileri gelenleri kılıcı çıkarmasına rağmen tahta çıkamayacağını, soylu bir aileden gelmediğini söylediler. Arthur 15 yaşına kadar babalık yapmış olan Ector’u gerçek babası zannediyordu. Ector Arthur’un hakkı olan tahtı alabilmesi için Arthur’a bir kraliyet ailesinden geldiğini, gerçek babasının Britanya Kralı Uther Pendragon olduğunu kendisini evlatlık edindiğini anlattı. Arthur’un bir kraliyet ailesinden geldiğini ülkenin en büyük kahini olan Merlin’de doğrulamış ve Arthur’un tahta çıkmasına yardım etmiş ve tahta çıkartmıştır. Arthur’un tahtta olduğu zamanlarda Britanya toprakları büyümüş, kazandığı zaferlerle halk tarafından sevilen bir kahraman, büyük bir kral olmuştur. Kral Arthur İzlanda’yı fethederken Kraliçe Margawse’yi görüp, aşık oldu.

Kraliçe Margawse evli olmasına rağmen, Kral Arthur için önemli değildi. Margawse ile evlendi. Kral Arthur ile Kraliçe Margawse’nin birlikte olması tanrıları çok sinirlendirdi ve ikisini lanetlediler. Bu lanetin sebebi Arthur ile Margawse’nin öz kardeş olmasıdır. Margawse’nin öz kardeşi olduğundan Arthur’un haberi yoktu. Arthur’u tahta çıkaran kahin Merlin, Arthur’a ‘’ Bu birleşmeden doğacak çocuk sana elleriyle ölümü getirecek.’’ Sözünü söylemiştir. Margawse’nin kardeşi olduğunu öğrenen Arthur büyük bir pişmanlık, korku yaşamıştır. Kral Arthur doğacak çocuk kendisine ölümü getireceğini bildiğinden, doğan bütün çocuklarını bir gemide toplayarak, denizaşırı ülkelere götürülmelerini emretti. Tüm bu çocuklarından sadece bir oğlu yaşadı. Oğlunu bir adam bularak adını Mondred koydu. Kral Arthur ölümünden sonra yerine geçmesi için yasal bir varis arayışına geçti. Kral Arthur, bir varis için Sör Leodegrance’nin kızı Guinevere ile evlendi. Guinevere’nin yuvarlak masanın sahibinin kızı olmasından dolayı, Kral Arthur’a bu evlilik ile birlikte hem yuvarlak masa şövalyelerinin hakimiyeti hem de bir varis sahibi olma şansı doğdu. Zaten güçlü olan Arthur, bu evlilik ile birlikte daha çok güçlendi. Roma İmparatorluğu ile çarpışacak güce gelmişti. Roma İmparatorluğu ile yaptığı savaştan zafer ile döndü.

İlk eşinden olan ve kehanette Arthur’a ölümü getireceği söylenen oğlu Mondred, tüm imparatorluğa sahip olacağını, Arthur’un yaşamadığını söyledi herkese. Arthur ve Mondred dehşet verici bir savaş meydanında sona kalmışlardı. Arthur, Mondred’e tam öldürücü darbeyi vurur iken Mondred’in kılıcı tarafından ölümcül darbe aldı. Arthur, aldığı darbe sonucunda son nefesini verir.